Volume I Perceptions Mar - May 1996

Dergimizin ilk sayısı 1996 yılının Bahar döneminde yayınlanmaya başlamıştır. 10 makaleye yer verilen bu sayıda birçok farklı konu ele alınmıştır. Gareth Winrow tarafından kaleme alınan sayının ilk makalesi Soğuk Savaş sonrasında Transkafkasya ve Orta Asya'nın sunduğu ekonomik ve siyasi fırsatlara değinerek bölgenin Türkiye için stratejik önemine ait değerlendirmeler de bulunmaktadır. Binnaz Toprak makalesinde Samuel Huntington'un Medeniyetler Çatışması teorisine meydan okuyarak küresel dinamiklerin karmaşıklığını ve çatışmalara sadece medeniyet merceğinden bakmanın yetersizliğini vurgulamaktadır. Günümüz küresel etkileşimlerinin karmaşıklığını savunarak Batı ve diğerleri arasında bölünmüş iki kutuplu homojen bir dünya fikrini reddetmektedir. Javier Solana çalışmasında, Türkiye'nin NATO içindeki stratejik öneminin ve bölgesel istikrar ve entegrasyon çabalarını etkileme potansiyelinin altını çizerek, Türkiye'nin Avrupa ile Asya, Balkanlar, Karadeniz, Orta Doğu ve Akdeniz arasında bir geçit olarak stratejik konumunu vurgulamaktadır. Bu coğrafi konum Türkiye'yi bölgesel işbirliği ve güvenlik konularında önemli bir oyuncu haline getirmektedir. Heinz Kramer ise çalışmasında, Türkiye'nin Soğuk Savaş sonrası dış politikasının, özellikle tarihi, kültürel ve ekonomik bağlara dayanarak nüfuz kurmaya çalıştığı Orta Asya ile ilişkilerinde artan bir iddialılıkla karakterize olduğunu savunmaktadır. Ancak, Türkiye'nin kendisini bölgede baskın bir aktör olarak kabul ettirme çabalarına rağmen, Rusya ve İran gibi diğer bölgesel güçlerin rekabeti ve Orta Asya cumhuriyetlerine yardım ve liderlik konusundaki iyimser beyanlarının yarattığı yüksek beklentileri karşılama kapasitesinin sınırlı olması gibi zorluklarla karşı karşıyadır. Selçuk Korkud, Azerbaycan ve Ermenistan arasında Dağlık Karabağ bölgesi üzerinde yaşanan tarihi ve süregelen çatışmayı ele alarak müzakerelerin karmaşıklığını, askeri eylemlerin etkisini ve Minsk Grubu gibi uluslararası çabaların çözüm arayışındaki rolünü vurgulamaktadır.Temel Iskıt, Türkiye'nin Avrasya bölgesindeki enerji politikalarına katılımını açıklayarak, özellikle Bakü-Ceyhan ve Hazar-Akdeniz hatları gibi boru hattı projelerine ilişkin çıkarlarını ilerletmede karşılaştığı zorlukları ve başarılarını vurgulamaktadır. Türkiye'nin söz konusu güçlüklerin farkında olduğunu ve bir yandan bölgesel oyuncular ve Batı arasında karşılıklı fayda sağlamaya çalışırken diğer yandan da bu güçlüklerin üstesinden gelme kararlılığını dile getirmektedir. Richard E. Friedman ve S. Enders Wimbush ortak makalelerinde, Rusya'nın istikrarsızlığı ve milliyetçi eğilimlerinden kaynaklanabilecek istikrarsızlığa karşı Orta Asya devletlerini desteklemenin önemini tartışırken, Rusya'yı çevreleyen siyasi olarak oturmuş ve müreffeh bir periferin Batı güvenliği için önemini vurgulamaktadır.Cem Eroğlu ise Azınlık Hakları ve Entegrasyon adlı makalesinde hoşgörüsüzlüğün her türlüsünün ortadan kaldırılmasının, toplumsal huzursuzluğun hem maddi hem de ideolojik nedenlerini ortadan kaldırmaya yönelik ortak bir eylem gerektirdiğini belirtmektedir Şükrü Elekdağ makalesinde, bir ülkenin dış politikasını şekillendirmede, güvenliğini ve refahını sağlamada askeri gücün önemini vurgulayarak Türkiye'nin ulusal beka ve refah arasında bir denge kurması gerektiğini ve istikrarlı ve dinamik bir ekonominin bu dengenin sağlanmasındaki hayati rolünün altını çizmektedir. Gülnur Aybet, Avrupa Konvansiyonel Kuvvetler (AKKA) anlaşmasının sınırlamalarına rağmen önemini tartışmakta ve askeri şeffaflığın teşvik edilmesindeki rolünü vurgulamaktadır. Konvansiyonel silahların kontrolüne ilişkin tedbirlerin değişen güvenlik kaygılarına cevap verecek şekilde uyarlanmasının önemini vurgulayan Aybet, silahların kontrolüne ilişkin çabaların diplomasi, erken uyarı sistemleri ve kriz yönetimi stratejileriyle tamamlanarak potansiyel çatışmaların etkin bir şekilde yönetilmesi gerektiğini belirtmektedir.